T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AKSARAY / ORTAKÖY - Şehit Salih Aksu Ortaokulu

Rehberlik Hikayeleri

 

 ASIL FAKİRLİK

 

        Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.

        Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu,

        "insanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?"

        "Evet!"

        "Ne öğrendin peki?"

         Oğlu cevap verdi,

        "Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız ön avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar."

 

        Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, "Teşekkür ederim baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!"

 SEVGİNİN SADECE SÖZÜNÜ EDENLERLE, ONU YAŞAYANLAR ARASINDA NE FARK VARDIR

Sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü
edenlerle, onu yasayanlar arasında ne fark vardır?"
"Bakın göstereyim" demiş ermiş.


Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar icinde
sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş.
"Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine "şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe."
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıltılı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
"Buyurun" deyince her biri uzun boylu kasıklarını çorbaya daldırıp, sonra karsısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri
diğerlerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.


"İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymamış düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz bunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman..."

Kavanozdaki Hayat

Profesör, felsefe dersinde büyükçe bir kavanozu masanın üstüne koymuş ve içerisini tenis topları ile doldurmuş.
Öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sormuş.
Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade etmişler. Bu sefer çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza dökmüş, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmuş.
Öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sormuş profesör. Öğrenciler:
Evet doldu" demişler.


Profesör bu kez kumu yavaşça kavanoza dökmüş. kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurmuş. tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sormuş.
Öğrenciler de koro halinde "Evet, bu kez gerçekten doldu" demişler. Gülümsemiş profesör ve masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi kavanoza boşaltmış.
Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurmuş.


Profesör "Eveeet" diyerek: "Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım. Şöyle ki; bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; dininiz, ibadetleriniz, aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız vs. Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur. O çakıl taşları ise daha az önemli olanlar; İşiniz, eviniz, arabanız vs. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerli. Vaktimizi ve enerjimizi ufak tefek şeylere harcar, israf edersek, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin.

 


Çocuklarınızla oynayın. sıhhatinize dikkat edin. Eşinize ilgi gösterin. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Kavanoza öncelikle tenis toplarını yerleştirin. Hayatınızdaki incelikleri sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur!" demiş. Bu arada bir öğrenci parmağını kaldırmış ve sormuş: "Peki, o iki fincan kahve nedir hocam?". Profesör bilge tavırlarıyla eklemiş: "Bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun. Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek vakti ayırın!".

DÜRÜSTLÜK ÇİÇEĞİ

Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu.
Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı.
Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti.

 Beklenen gece geldi. Genç ve güzel kızlar en güzel giysilerini giymişler, süslenmişler, kendilerini beğendirmek için her çareye başvurmuşlardı. Prens kızlara birer tohum verdi. Bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini söyledi. En güzel çiçeği yetiştiren kızı kendine eş olarak seçecekti. Herkes tohumu alıp heyecanla evlerine geri döndü.

Genç kız da kendisine verilen tohumu alıp saksıya ekti. O kadar bakmasına, özenmesine karşılık toprakta tek bir filiz bile görünmedi. Her şeyi denedi, uzmanlara danıştı ama bir fayda göremedi.
Altı ay dolmuştu ama saksı hâlâ bomboştu. Prens sunacağı bir çiçek olmadığı halde gene de belirtilen gün ve saatte boş saksıyla saraya gitti. Oysa diğer kızlar güzel çiçekli saksılarla gelmişlerdi...

Sonunda beklenen an geldi. Prens salona girdi, kızların arasında dolaştı, saksıları birer birer inceledi. Hizmetçinin kızını kendine eş olarak seçtiğini duyurdu.
Herkes şaşırmıştı. Diğer kızlar bu karara tepki gösterdiler, itiraz ettiler. Boş saksıyla gelen kız nasıl eş olarak seçilirdi? Prens durumu şöyle açıkladı:

"Bu genç hanım en değerli çiçeği yetiştirip bana sundu. O çiçeğin adı dürüstlük çiçeğidir. Çünkü sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi ve çiçek açmaları olanaksızdı."

 

                                           

                                                                 

 

                                                                             REHBERLİK SERVİSİ

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 20.12.2012 - Güncelleme: 06.12.2023 12:58 - Görüntülenme: 1038
Kaynak: MEM
  Beğen | 9  kişi beğendi